/ Göremediğimiz sayısız rengi barındıran, aklımızın sınırlarından taşıp dökülen bir deniz. Tılsımlı tınıları kalp gibi çarpan bir deniz.

/ Gel teslim olalım! Ateş böcekleri evi kuşatmış.

/ Ömür boyu sırtında taşır insan çarmıhı. Üç çiviyle tutturulmuş ruha beden: Açlık, acı ve haz. Saymaya gerek yok, noksansız tasviri aşk.

/ Yıldızlar birbirine yaklaşır, uzam daralır madde ve enerji sonunda bir noktada sıkışarak tekilliğe ulaşır. Zamansız bekleyiş ve tekrar bom

/ Makinenin içindeki hayalet, durmaksızın kollarını sallayan yel değirmeni, havada başıboş gezen lanetleri çeken sipsivri bir paratoner mi?

/ Çok içtim ağzımdan çıkanı duyacak en yakın kulağım saatlerce geride. Avlandım avdayken cismim hâlâ tutsak. Aklımı kaçırdığıma şükrederim

/ Her canlı türünün acıyla baş etmekte kendince yolları vardır. İnsanınkiler bazen dolaylı ve karmaşık olabilir.

/ Tek hakkım var. Jetonu atıp kolu indiriyorum. Işıklı müzik eşliğinde silindirler dönüyor, dönüyor, duruyor. Elma, çilek, limon... Olmadı.

/ Tabakta dura dura üzümler bozuluyor. Onlar çürümeden tamamlanmalı resim. Hiç natürmort çizmedim bugüne dek.

/ Dışarıda kurulup dağılan şehir hangisiymiş ne önemi var. Bu evin dışında zamanı gösteren saatler, takvimler hepsi kara büyü tahtaları.

/ Tepemde yabani bir kuş takip ediyor. Yolunu kaybettiğinden değil, gözlerini ödünç vermek için. Kuş bakışlarını.

/ Son söylediğimi hatırlamayacaksınız. Telefonu kapattıktan sonra, ne tuhaf insanlar var, diye düşünüp planı uygulamaya devam edeceksiniz.

/ Topluca oynanan yorucu bir köşe kapmaca oyununda en iyi köşeyi kapmak, sonra da korumak için uğraş, didin dur! Ya oyundan çıkmak istersem?

/ Piyano klavyesi sonlu sayıda tuştan ibaret bir enstrüman gibi görünmekle birlikte sonsuz olasılığa açılan bir geçiş kapısına dönüşebilir.

/ Say the diameter is smaller than a point. Say it is the entire universe. No cement builds up emptiness. No One can add void on void

/ Ay büyüdükçe rengi kor gibi kızarıyor, olgun bir meyve gibi gökten düşüveriyor.

/ Babasının kokusunu alamıyordu, ne kadar istese de hatırlayamıyordu.

/ Kocaman sırt çantasıyla ışıl ışıl gülümsüyor. Aynı kişi olduğunu söylemeye bin şahit ister. İfadesi değişmiş. Gülüşünü çaldırmış sanki.